O ne zaman buraya gelse, aynı yemeği sipariş eder.
- Whenever he comes to this place, he orders the same dish.
Tom'u burdan uzaklaştır.
- Get Tom away from here.
Sen burda bir öğrenci değil misin?
- Aren't you a student here?
Tanrım, burası kocaman!
- God, this place is huge!
Burası o kadar kötü bir yer değil.
- This place isn't so bad.
Bana bunda yardım etmek için burada olmana memnun oldum.
- I'm glad you're here to help me with this.
Buyrun, bundan bir lokma deneyin.
- Here, try a bite of this.
Hazine için orayı burayı kazdılar.
- They dug here and there for treasure.
Guguk kuşları burayı ilkbaharda ziyaret ederler.
- Cuckoos visit here in spring.
İşte e-posta adresim.
- Here's my email address.
İşte senin için bir mektup.
- Here is a letter for you.
Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.
Merhaba? Hâlâ burada mısın?
- Hello? Are you still here?
Biz o yere hiç gitmedik.
- We've never been to that place.
Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez.
- No decent people go to that place.
Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
- It is five years since we moved here.
Buraya dün akşam altıda geldik.
- We arrived here at six yesterday evening.
Hey, burada ne oluyor.
- Hey, what's going on here?
Hey, buradan çıkalım.
- Hey, let's get out of here.
... - I FINALLY HAVE A PLACE FOR ALL MY STUFF. - IT'S ABOUT TIME. ...
... They allow you to dip into a place and really get a sense ...