Dürüstlük koltuk değneği üzerinde bir dilenci; dolandırıcılık taçlı bir prensestir.
- Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.
- When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.
Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
- I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.
Elbonia dolandırıcı bir millettir.
- Elbonia is a rogue nation.
Tom genellikle bir dolandırıcı olarak oynar.Bu onun sihirbaz olarak oynadığı ilk zamandır.
- Tom typically plays as a rogue. This is his first time playing as a wizard.
Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.
- A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth.