uçağa

listen to the pronunciation of uçağa
التركية - الإنجليزية
aboard

Ladies and gentlemen, welcome aboard. - Bayanlar ve baylar, uçağa hoş geldiniz.

on board

A few passengers went on board the plane. - Birkaç yolcu uçağa bindi.

She waved at me before she got on board the plane. - O, uçağa binmeden önce bana el salladı.

uçak
airplane

The airplane took off on time. - Uçak zamanında kalktı.

My father can fly an airplane. - Babam uçak uçurabiliyor.

uçak
{i} aeroplane

The aeroplane must carry some spare fuel. - Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.

Tom likes making paper aeroplanes. - Tom kağıt uçak yapmaktan hoşlanır.

uçak
aircraft

This aircraft is capable to dogfight and bomb at the same time. - Bu uçak it dalaşı yaparken, bombalama yapabilme kabiliyetine sahip.

How many aircraft carriers does the US Navy have? - Amerikan donanmasında kaç tane uçak gemisi var?

uçak
{i} plane

How many hours does it take to go to Okinawa by plane? - Okinawa'ya uçakla gitmek kaç saat sürer?

The plane arrived exactly at nine. - Uçak tam olarak dokuzda vardı.

uçağa bindirmek
enplane
uçağa bindirmek
emplane
uçağa bindirmek
embark
uçağa binmek
enplane
uçağa binmek
emplane
uçağa binmek
embark
uçağa binmeyi seven
air minded
uçağa ne zaman bineceğiz
When does boarding begin
uçağa yanaştırılan körüklü yol
gangway
uçağa yüklemek
emplane
uçağa yüklemek
enplane
uçağa yüklemek
embark
uçak
{i} craft
Uçak
fixed-wing aircraft
uçak
airbus
uçak
crafts
uçak
aircon
uçak
aircrafts
inişte uçağa işaret veren pist görevlisi
batsman
uçak
aeroplane, plane, airbus, aircraft, craft, airplane
uçak
airship
uçak
kite
uçak
aero

The aeroplane must carry some spare fuel. - Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.

The aeroplane landed safely. - Uçak güvenli bir şekilde indi.

التركية - التركية

تعريف uçağa في التركية التركية القاموس.

Uçak
(Hukuk) TAYYARE
Uçak
demir kuş
uçak
Kanatlarının altına havanın yaptığı basınç yardımıyla yükselip ilerleyebilen motorlu hava taşıtı, tayyare
uçak
(Osmanlı Dönemi) tayyâre
uçağa
المفضلات