Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.
- Tom has a very bad reputation around town.
O, o gün çok kötü hissetti.
- She felt very bad that day.
Berbat bir çığlık sesi onu ürpertti.
- The sound of an awful scream made him shudder.
Berbat bir şeyin kokusunu alıyorum.
- I smell something awful.
Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum.
- I feel awful about what I said.
Geçen yaz çok kötüydü.
- Last summer was awful.
Bu korkunç köpeği nereden buldun?
- Where did you find this awful dog?
Niçin o kadar korkunçsun?
- Why are you so awful?
Ben geç kaldığım için çok üzgünüm.
- I'm awfully sorry that I was late.
Bu, iki kişi için oldukça çok şey gibi görünüyor.
- That looks like an awful lot for two people.
Müthiş bir bisikletim var.
- I have an awful bike.
Ne müthiş bir dünyada yaşıyoruz!
- What an awful world we live in!
My socks smell awful.
... That was a very bad idea. ...
... But I do believe that women in pop music have a very bad rap. ...