what you have left when your brains, wrists, and legs don't work anymore

listen to the pronunciation of what you have left when your brains, wrists, and legs don't work anymore
الإنجليزية - التركية

تعريف what you have left when your brains, wrists, and legs don't work anymore في الإنجليزية التركية القاموس.

heart
kalp

Tom kırık bir kalpten öldü. - Tom died of a broken heart.

Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi. - My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.

heart
{i} yürek

O konuklarını yürekten ağırladı. - She gave her guests a hearty reception.

O, yürek parçalayan bir hikaye idi. - It was a heartbreaking story.

heart
gönül

Gözden ırak olan, gönülden ırak olur. - Far from eye far from heart.

Ben seni gönülden destekliyorum. - I heartily support you.

heart
{i} cesaret

Ona gerçeği söyleyecek cesaretim yoktu. - I didn't have the heart to tell him the truth.

Beklenildiği gibi, Yeni Yıl Arefesinde Tom cesaret buldu ve topallayarak partiye yürüyebildi. - Tom took heart and, sure enough, on New Year's Eve he was able to hobble along to a party.

heart
iskambil kupa
heart
{i} vicdan
heart
heart disease : kalp hastalığı
heart
(Bilgisayar) kupa (iskambilde)
heart
(Tıp) kor

Bu, korkaklara göre değil. - It's not for the faint of heart.

Benim kötü bir kalbim var. Koroner arter hastalığı. - I've got a bad heart: coronary artery disease.

heart
(Tıp) cor
heart
üzgün

Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı. - Many letters of encouragement refreshed my sad heart.

Çok üzgündü ve kendini astı. - He was heartbroken and hanged himself.

heart
cücük
heart
kararlılık
heart
yüreklilik
heart
can damarı
heart
{i} orta kısım
heart
aşk

I heart you (I love you).

Kalbini aç; güzel aşk cümleleri yaz! - Open your heart; write beautiful love sentences!

Zeki bir adam bir kadını derinden sevse bile, ona olan aşkını asla göstermez, ama sadece onu yüreğinde tutar. - Even if an intelligent man loves a woman deeply, he will never show his love to her, but merely keep it in his heart.

heart
(Tıp) Kalb, cor. cordis
heart
{i} öz, can damarı
الإنجليزية - الإنجليزية
heart