Without knowing the original language of the holy writings, how can you rely on your interpretations about them?
- Kutsal yazıların orijinal dilini bilmeden, nasıl onlar hakkındaki yorumlarına güvenebilirsin?
Little by little, you will notice improvement in your writings.
- Yavaş yavaş, kendi yazılarındaki iyileşmeyi fark edeceksin.
I'm writing an article for the school newspaper.
- Okul gazetesi için bir makale yazıyorum.
I am writing articles about strikes.
- Grevler hakkında makaleler yazıyorum.
Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
- Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
He is writing to some friends of his.
- O bazı arkadaşlarına yazıyor.
This is a cursive script.
- Bu bir bitişik el yazısı.
In the Middle Ages, anyone who'd oppose to the Holy Scriptures was murdered.
- Orta çağlarda, Kutsal Yazılara karşı çıkan herhangi biri öldürüldü.
The medal had an inscription.
- Madalyanın bir yazısı var.
The inscription carved into the rock is from the sixth century B.C.
- Kayaya oyulmuş yazıt milattan önce altıncı yüzyıldandır.
It took me 2 hours to finish the essay.
- Yazıyı bitirmek 2 saatimi aldı.
Tom's essay had many typos.
- Tom'un denemesinin birçok yazım hataları vardı.
This is a story written in simple English.
- Bu, basit İngilizce ile yazılmış bir hikaye.
This is a story written in easy English.
- Bu kolay İngilizce ile yazılmış bir hikaye.
Her composition is very good except for two or three spelling errors.
- İki ya da üç yazım hatası hariç onun kompozisyonu çok iyi.
This composition is so badly written than I can not make out what he means.
- Bu kompozisyon o kadar kötü yazılmış ki ben onun ne anlama geldiğini çıkaramıyorum.
This is a cursive script.
- Bu bir bitişik el yazısı.
In the Middle Ages, anyone who'd oppose to the Holy Scriptures was murdered.
- Orta çağlarda, Kutsal Yazılara karşı çıkan herhangi biri öldürüldü.
The stories in the book are written for her.
- Kitaptaki hikayeler onun için yazılıyor.
Tom writes short stories.
- Tom kısa öyküler yazıyor.
Give me some paper to write on.
- Yazı yazmak için bana biraz kağıt verin.
Taro is writing a term paper.
- Taro, dönem ödevi yazıyor.
Spellchecking will usually catch most of your typos.
- Yazım denetimi genellikle yazım hatalarınızın çoğunu yakalayacaktır.
Tom's essay had many typos.
- Tom'un denemesinin birçok yazım hataları vardı.
Esperanto is written phonetically with an alphabet of 28 letters.
- Esperanto, 28 harfli alfabe ile fonetik olarak yazılır.
She is writing a letter now.
- O şimdi bir mektup yazıyor.
A text in Esperanto is written phonetically using an alphabet of 28 letters.
- Esperanto bir metin, fonetik olarak 28 harfli bir alfabe kullanılarak yazılır.
Esperanto is written phonetically with an alphabet of 28 letters.
- Esperanto, 28 harfli alfabe ile fonetik olarak yazılır.
In the Middle Ages, anyone who'd oppose to the Holy Scriptures was murdered.
- Orta çağlarda, Kutsal Yazılara karşı çıkan herhangi biri öldürüldü.
Heads I win, tails you lose.
- Turalar ben kazanırım, yazılar sen kaybedersin.
The holy writings come from desert people.
- Kutsal yazılar, çöl insanlarından geliyor.
Nobody knows the original language of their holy writings.
- Kutsal yazıların orijinal dilini hiç kimse bilmez.