yazdır

listen to the pronunciation of yazdır
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) print on
(Bilgisayar) printout
(Bilgisayar) printer for
(Bilgisayar) print it
print

Think before you print. - Yazdırmadan önce düşün.

I have to print 100 pages. - 100 sayfa yazdırmak zorundayım.

yaz
summer

I'll travel across Europe by bicycle this summer. - Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.

I went camping last summer. - Geçen yaz kampa gittim.

yaz
{f} clerk

In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband. - 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.

The clerk nodded, so the woman wrote a check and handed it over. - Katip başını salladı bu yüzden kadın bir çek yazdı ve onu teslim etti.

yaz
wrote

She wrote the book with very little effort. - Çok az bir gayretle kitabı yazdı.

I wrote the wrong address on the envelope. - Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.

kaliteli yazdır
(Bilgisayar) fine print
rapor yazdır
(Bilgisayar) print report
sayfa yazdır
(Bilgisayar) print page
yaz
(Dilbilim) script

Tom, do you know what kind of script this is? Probably Tibetan, but I can't read a bit of it. - Tom, bunun ne tür bir yazıt olduğunu biliyor musun? Muhtemelen Tibet, ama ondan bir parça okuyamıyorum.

In the Middle Ages, anyone who'd oppose to the Holy Scriptures was murdered. - Orta çağlarda, Kutsal Yazılara karşı çıkan herhangi biri öldürüldü.

yaz
inscribe
yaz
{f} penned

He penned it down so as to not forget it. - Onu unutmamak için yazdı.

yaz
write

Please write with a pen. - Lütfen bir dolmakalem ile yaz.

He never fails to write to his mother every week. - O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.

yaz
{f} jot

Tom jotted down a message to Mary. - Tom Mary'ye bir mesaj yazdı.

yaz
{f} writing

I am not writing a letter. - Bir mektup yazmıyorum.

Ann has just finished writing her report. - Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.

yaz
prescribe

Let's see what fate has prescribed. - Kaderde ne yazıyormuş görelim.

The doctor prescribed medicine for the patient. - Doktor hasta için ilaç yazdı.

yaz
{f} written

All answers must be written according to the instructions. - Bütün cevaplar talimatlara göre yazılmalıdır.

This poem was originally written in French. - Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.

yaz
write down

I will write down your name and address. - Adınızı ve adresinizi yazacağım.

Write down your date of birth here. - Doğum tarihinizi buraya yazın.

yaz
{f} pen

Please write with a pen. - Lütfen bir dolmakalem ile yaz.

Please write with a pencil. - Lütfen bir kurşun kalemle yaz.

yaz
enrol
yaz
draw up
yaz
print in
yaz
{f} printed

Dan printed thousands of pages of articles from the Internet. - Dan internetten binlerce sayfa makale yazdırdı.

A newspaper printed a story about the operation. - Bir gazete operasyon hakkında bir hikaye yazdı.

yaz
aestival
cilt yazdır
(Bilgisayar) print binder
fatura yazdır
(Bilgisayar) print invoice
form yazdır
(Bilgisayar) print a form
form yazdır
(Bilgisayar) print form
formu yazdır
(Bilgisayar) print form
hedef yazdır
(Bilgisayar) print target
hedefi yazdır
(Bilgisayar) print target
kitap olarak yazdır
(Bilgisayar) print as book
konu yazdır
(Bilgisayar) print topic
konuyu yazdır
(Bilgisayar) print topic
rehberi yazdır
(Bilgisayar) print directory
salt veriyi yazdır
(Bilgisayar) print data only
siyah beyaz yazdır
(Bilgisayar) print in black and white
tablo yazdır
(Bilgisayar) print table
yaz
aestival [Brit.]
yaz
estiva
yaz
summertime

How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime. - Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.

Bicycles are for summertime. - Bisikletler yaz içindir.

yaz
write#down
yaz
writedown
yaz
{f} type

You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard. - Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.

I can't reply your message immediately, for I can't type fast. - Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.

yaz
drawup
yaz
indite
التركية - التركية

تعريف yazdır في التركية التركية القاموس.

yaz
Yılın, haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi
yaz
Kuzey yarım kürede haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi: "Çok sıcak bir yaz gecesiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu