around; approximately; in the area, nearby

listen to the pronunciation of around; approximately; in the area, nearby
İngilizce - Türkçe

around; approximately; in the area, nearby teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

about
takriben

Bu takriben doğru görünüyor. - That seems about right.

O, takriben benimle aynı yaştadır. - She's about the same age as I am.

about
hemen hemen

Hemen hemen her şeye alışabilirim. - I can get used to just about anything.

İnsanlara Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir? diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık. - When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.

about
hakkında

Çeşitli şeyler hakkında konuştuk. - We talked about various things.

Beynin fonksiyonu hakkında çalışıyorlar. - They study about the function of the brain.

about
aşağı yukarı

Aşağı yukarı katlanabileceğimin hepsi bu kadar. - This is about all I can put up with.

Tom istediği bir şeyi almak için aşağı yukarı yeterince zengin. - Tom is rich enough to buy just about anything he wants.

about
{e} konusunda

O fiyat değişikliği konusunda bir uyarı koydu. - He put up a notice about the change in price.

Öyle şeyler konusunda bilgim yok. - I don't know about things like that.

about
{e} etrafında

Çocuklarını etrafında topladı. - She gathered her children about her.

Bahçenin etrafında yüksek bir duvar vardı. - There was a high wall about the garden.

about
üzerine

Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen. - Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.

Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı. - Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.

about
buralarda

Buralarda anahtarımı kaybettim. - I lost my key about here.

Onun evi buralarda bir yerde. - His house is somewhere about here.

about
şuraya buraya
about
tahminen
about
emir Geriye don I about to come gelmek üzere beat about the bush bin dereden su getirmek
about
ötesinde berisinde
about
çevresine
about
etrafına

Yaşlı adam şapkası için etrafına bakındı. - The old man looked about for his hat.

Tom ve arkadaşları ateşin etrafına oturdular, iyi eski günlerden bahsettiler. - Tom and his friends sat around the fire, talking about the good old days.

about
ile meşgul
about
her yerinde
about
havalisinde
about
için About facel
about
edat dair
İngilizce - İngilizce
about