Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
- Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
Şüpheli tutuklanmaktan kaçınmak istedi.
- The suspect wanted to avoid being arrested.
Jeff ve Mia boşanmayı önlemek için son bir çaba sarfediyorlar.
- Jeff and Mia are making a last ditch effort to avoid a divorce.
Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
- Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.
- I swerved to avoid hitting a skunk.
Ben yüzmeyi iyi bilmediğim için, boyumu aşan yerde yüzmekten sakınırım.
- As I'm not good at swimming, I avoid swimming out of my depth.
Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.
- I swerved to avoid hitting a skunk.
Sami, tutuklamaktan kurtulmak için Mısır'a kaçtı.
- Sami fled to Egypt to avoid arrest.
Soğuk algınlığından korunmak için bol miktarda C vitamini al.
- Take lots of vitamin C to avoid catching cold.
Vergi minimizasyonu ve vergiden kaçınma arasında ince bir çizgi var.
- There's a fine line between tax minimization and tax avoidance.
Tom bütün gün Mary'den kaçınmaktadır.
- Tom has been avoiding Mary all day.
Tom kavgalardan kaçınmakta iyidir.
- Tom is good at avoiding fights.
Bu sorun önlenebilir değildir.
- This problem is not avoidable.
Kaza tamamen önlenebilirdi.
- The accident was entirely avoidable.
Kaçınılabilir maliyetleri kısmak istiyorum.
- I want to cut down any avoidable costs.
And therewith anone cam another knyght of the castell; and he was smyttyn so sore that he avoyded hys sadyll.
The devyll sayde unto hym: all these will I geve the, iff thou wilt faull doune and worship me. Then sayde Jesus unto hym. Avoyde Satan.
... Virtual private networks are how you avoid their sensors. ...
... And so I wanted to avoid doing a paper one day. ...