Fadıl park yerinde patronuna ait bir minibüs fark etti.
- In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.
Bu Paris şehrine ait sanat eserlerinin genel stokudur.
- It is the general inventory of art works belonging to the City of Paris.
Birçok Amerikalının bir otomobile sahip olmak için parası yoktu.
- Most Americans did not have the money to own an automobile.
Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.
- I've always wanted to own a sports car.
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
- It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
- I perceive myself as my own god.
Fadıl kendisinin karanlık yönünü keşfedecek.
- Fadil will discover a dark side of his own.
O kendisinin en kötü düşmanıdır.
- She is her own worst enemy.
Bütün eşyalarınıza adınızı yazın.
- Put your name on all your belongings.
Brian eşyalarını geride bıraktı.
- Brian left his belongings behind.
Ona ait olmayan şeyi Cesar'dan almalıyız.
- We must take from Cesar what does not belong to him.
Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.
- The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
- We regarded the document as belonging to her brother.
Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
- Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.
Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.
- Tom sold all of his belongings.
Tom tüm kişisel eşyalarını küçük bir valize koydu.
- Tom put all his belongings in a small suitcase.
A need for belonging seems fundamental to humans.