Son olarak o Amerika'ya gitti.
- Lastly, she went to America.
Devenin belini kıran son saman çöpü.
- The last straw breaks the camel's back.
Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
- Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
Onun geçen aydan beri hasta olduğunu duydum.
- I hear he has been ill since last month.
Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
- Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
Son olarak ailemle birlikte Disneyland'a gittiğimden beri uzun zaman oldu.
- It has been so long since I last went to Disneyland with my family.
Tom son olarak vardı.
- Tom was the very last to arrive.
En sonunda hatasını anladı.
- At last, he realized his error.
Tom'u en son ne zaman gördün?
- When did you last see Tom?
Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.
- I had my driver's license renewed last month.
Yağmur bir hafta sürdü.
- The rain lasted a week.
Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır.
- When only death remains, the last resort is to beg for food.
Tom geçen yaz yakın bir ölüm deneyimi yaşadı.
- Tom had a near death experience last summer.
Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez.
- I'll lend you money, but mind you, this is the last time.
O, son kez yaptığından daha iyi yaptı.
- He has done better than last time.
You can never tell how long these meetings will last.
- Man weiß nie, wie lang diese Treffen dauern werden.
Tom didn't think the rain would last so long.
- Tom dachte nicht, dass der Regen so lange dauern würde.