The Khmer Rouge often used parables to justify their contradictory actions.
- Kızıl Kmerler çelişkili eylemlerini meşrulaştırmak için genellikle meseller kullanır.
The whole thing is contradictory.
- Her şey çelişkilidir.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
Native speakers can give you conflicting information about what is or is not correct in their language.
- Yerli konuşmacılar dillerinde doğru olan veya olmayan şey hakkında çelişkili bilgiler verebilirler.
I don't see it as a contradiction.
- Ben onu bir çelişki olarak görmüyorum.
My life's a contradiction.
- Hayatım bir çelişkidir.
Tom is feeling conflicted.
- Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.