ölmeyi

listen to the pronunciation of ölmeyi
Türkisch - Englisch
to die
öl
{f} deceased

He got down on his knees and prayed for the souls of the deceased. - Dizlerinin üzerine çöktü ve ölenlerin ruhları için dua etti.

The Emperor prayed for the souls of the deceased. - İmparator ölülerin ruhları için dua etti.

öl
pass away

We won't let you pass away. - Ölmene izin vermeyeceğiz.

The patient may pass away at any moment. - Hasta herhangi bir anda ölebilir.

öl
{f} dying

Thousands of soldiers and civilians were dying. - Binlerce asker ve sivil ölüyorlardı.

Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer. - Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.

öl
{f} die

My father died of cancer. - Babam kanserden öldü.

Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday. - Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.

öl
decease

A monument has been erected to the memory of the deceased. - Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.

Fadil was found deceased in his apartment. - Fadıl evinde ölü bulundu.

öl
perish

We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools. - Erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz.

My whole family perished in the fire. - Benim bütün ailem yangında öldü.

öl
died

My father died of cancer. - Babam kanserden öldü.

Dalida died from an overdose of sleeping pills. - Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.

Türkisch - Türkisch

Definition von ölmeyi im Türkisch Türkisch wörterbuch

öl
ıslaklık, nem
öl
Toprağın nemi
öl
Toprağın nemi, yaşlık, höl