Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
Both were seriously wounded.
- Her ikisi de ağır yaralandı.
I'm taking it slow right now.
- Şimdi ağırdan alıyorum.
Slow learners often don't want to go to school.
- Ağır öğrenenler sık sık okula gitmek istemezler.
Can you manage to carry that heavy suitcase by yourself?
- O ağır bavulu kendiniz taşıyabilir misiniz?
The clothes soaked in water overnight were heavy.
- Suda bir gecede ıslanmış elbiseler ağırdılar.
In severe cases, cracks can form or it can snap apart.
- Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.
The Great Blizzard of 1888 was one of the most severe blizzards in the history of the United States.
- 1888'deki Büyük Kar Fırtınası, Birleşik Devletler tarihinin en ağır kar fırtınalarından biriydi.
Thanks for the hard work.
- Ağır iş için teşekkürler.
The soldiers had artillery.
- Askerlerin ağır silahları vardı.
Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
kodaman, önemli kimse.
Tom pretended to be hard of hearing.
- Tom kulağı ağır işitiyor gibi davranıyordu.
I don't like girls who play hard to get.
- Kendini ağırdan satan kızlardan hoşlanmam.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
All these goods are heavily taxed.
- Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
Were they heavily armed?
- Onlar ağır silahlı mıydı?
Barney was wounded seriously.
- Barney ağır şekilde yaralandı.
Both were seriously wounded.
- Her ikisi de ağır yaralandı.
He was injured badly in the accident.
- O, kazada ağır yaralandı.
His bag was badly damaged.
- Onun çantası ağır hasar gördü.
You look very dignified.
- Çok ağırbaşlı görünüyorsun.
What a dignified man!
- Ne ağırbaşlı bir adam!
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
- Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
He will fight the heavyweight champion tomorrow.
- Yarın ağır siklet şampiyonu ile karşılaşacak.
I was heavily sedated.
- Ağır şekilde sakinleşmiştim.
The building was heavily damaged by fire.
- Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.