Leyla cemaatin bir direğiydi.
- Layla was a pillar of the community.
Sami cemaatte önemli bir kişiydi.
- Sami was a pillar in the community.
Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
- My father would not permit me to go on to college.
Kız, ebeveynlerine Tokyo'daki üniversite hayatından bahsetti.
- The girl talked to her parents about her college life in Tokyo.
Bu uluslararası bir topluluk.
- This is an international community.
O, yerel topluluklarında bir sorundu.
- It was a problem in their local community.
Tom ve Mary yüksekokul öğrencisidirler.
- Tom and Mary are college students.
Kolej günlerimin hatıraları aklıma geliyor.
- Memories of my college days come to my mind.
Postane kolejden uzak değildir.
- The post office is not far from your college.
Halkevindeki sınıflar ücretsiz.
- Classes at the community center are free.
Halk için kendini kurban ediyor.
- She sacrifies herself for the community.
Hukuk fakültesi nerede?
- Where is law college?
Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Tom'un cezası 25 saatlik toplum hizmetiydi.
- Tom's sentence was 25 hours of community service.
O onu milletin iyiliği için yaptı.
- She did it for the good of the community.
Ancak, sadece insan topluluğunun bir iletişim aracı olarak sözlü dili vardır.
- However, only the human community has verbal languages as a means of communication.
Okul kulüpleri yaklaşan okul yılı için yapmayı planladıkları kamu hizmeti projelerini açıkça ana hatlarıyla belirtmelidir.
- School clubs need to clearly outline the community service projects they plan to do for the upcoming school year.
O kamu hizmeti cezasına çarptırıldı.
- He was sentenced to community service.
Birlikte üniversiteye gittik.
- We went to college together.
Tom ve ben üniversitede birlikte kaldık.
- Tom and I roomed together in college.
Bu üniversite 1910 yılında kurulmuştur.
- This college was established in 1910.
Kolej bay Smith tarafından kuruldu.
- The college was founded by Mr Smith.
Maalesef okul ücretini göze alamadığım için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım.
- Unfortunately, I had to drop out of college because I couldn't afford the tuition.
Tom küçük bir okulda Fransızca öğretti.
- Tom taught French at a small college.
... community to Congress, to not-for-profits, ...
... community around news hasn't built up as much. ...