Bacaklarım acıyor çünkü bugün çok yürüdüm.
- My legs hurt because I walked a lot today.
Molada bacaklarımı germek için kalktım.
- During the intermission I got up to stretch my legs.
Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
- Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
- A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
Birçok insan kollarını ya da bacaklarını kaybetmiş.
- Many had lost their arms or legs.
Esrar Kolarado'da artık yasaldır.
- Marijuana is now legal in Colorado.
Tom cebinden pembe bir hap şişesi çıkardı.
- Tom took a bottle of pink pills out of his pocket.
Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz.
- It's quiet enough to hear a pin drop.
Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
- You could've heard a pin drop.
Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
- You could have heard a pin drop.
Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
- You could've heard a pin drop.
O, tüm ayak işlerini yaptı.
- He did all the legwork.
Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
- It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
Mary'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor.
- Mary’s cat is so sweet that I really don’t mind him curling up in my lap, but the way he insists on kneading my legs with his claws makes me feel like a pincushion.
Pinokyo'nun bacakları o kadar sertti ki onları hareket ettiremiyordu.
- Pinocchio's legs were so stiff that he could not move them.
Dan won't be able to come to the party, since he broke his leg last week and is now on crutches.
... You've got a leg up on a lot of folks. ...