Neden her yerde kırıntılar var?
- Why are there crumbs everywhere?
Onun sakalında bir kırıntı var.
- There is a crumb in his beard.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Could you please speak a little bit more slowly?
Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
- I am learning a little English.
Kuralları azıcık ihlal etmekten korkma.
- Don't be afraid to break the rules a little.
Bir seferde azıcık iş yapacağım.
- We'll do a little at a time.
Lütfen AC'yi bir parça aç.
- Please turn up the AC a little bit.
O pastadan bir parça alabilir miyim?
- Could I get a little piece of that cake?
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
A little water has spilled.