admit, confess

listen to the pronunciation of admit, confess
Englisch - Türkisch

Definition von admit, confess im Englisch Türkisch wörterbuch

own
sahip olmak

Bir kütüphaneye sahip olmak başka bir şey, onu akıllıca kullanmak çok daha başka bir şey. - It is one thing to own a library; It is quite another to use it wisely.

Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim. - I've always wanted to own a sports car.

own
kendi

Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum. - I perceive myself as my own god.

Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir. - This is a picture of her own painting.

own
{f} -in sahibi/malı olmak: Do you own this house? Bu evin sahibi siz misiniz?
own
{s} kendisinin

Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir. - Nobody is his own enemy.

O kendisinin en kötü düşmanıdır. - She is her own worst enemy.

own
{s} kendine özgü, özel, kendinin, kendi: her own book onun kendi kitabı. a character of its own kendine özgü bir şahsiyet
own
(Ticaret) risk kendi rizikosu
own
malı olmak
own
itiraf etmek
own
tanımak

Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler. - Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.

confess, admit
itiraf, itiraf
fess up
İtiraf etmek
own
edin(mek)
own
teslim etmek
own
(Avrupa Birliği) kendi,öz
own
(sıfat) öz, kendisinin
own
{f} kabul etmek, itiraf etmek
own
{f} kabullenmek
own
dili tam ve doğru olarak itiraf etmek
to admit, confess
açınmak
Englisch - Englisch
fess up
own
admit, confess
Favoriten