Suddenly the ground seemed to disappear from beneath my feet.
- Aniden zemin ayaklarımın altından kayboluyor gibi görünüyordu.
The money was hidden beneath the floorboards.
- Para döşeme tahtalarının altında gizlenmişti.
These games are listed under the adult category.
- Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.
Some wild cats live under my neighbor's house.
- Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.
The thermometer reads three degrees below zero.
- Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
The man watched the sun set below the horizon.
- Adam ufkun altında güneşin batışını izledi.
This small car's gearbox is underneath the engine.
- Bu küçük otomobilin şanzımanı motorun altındadır.
The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
- Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
He laid down by the wayside and took a nap under a tree.
- O yol kenarına uzandı ve bir ağacın altında biraz kestirdi.
I thought we'd try that new restaurant down the street.
- Caddenin altındaki yeni restoranı deneyeceğimizi düşündüm.
Whales can remain submerged for a long time.
- Balinalar uzun süre su altında kalabilir.
Subways run under the ground.
- Metrolar yerin altında gider.
Tom squatted down to put something on the lower shelf.
- Tom alt rafa bir şey koymak için çömeldi.
I have a bad pain in my lower back.
- Sırtımın alt tarafında berbat bir ağrım var.
The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
- Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.
- Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.
They sat under a tree.
- Bir ağacın altına oturdular.
He hid his toys under the bed.
- Oyuncaklarını yatağın altına sakladı.
I think Tom did that subconsciously.
- Sanırım Tom bunu bilinç altında yaptı.
My lower left back tooth hurts.
- Benim sol alt arka dişim ağrıyor.
The lower lip is bigger than the upper lip.
- Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.
The footnotes are at the bottom of the page.
- Dipnotlar sayfanın alt kısmındadır.
They were playing footsie under the table.
- Onlar masa altından ayakla birbirlerini taciz ediyorlardı.
For that reason, temporary workers are working under inferior conditions.
- Bu yüzden, geçici işçiler kötü şartlar altında çalışıyorlar.
Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations.
- Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz.
Our country's infrastructure is fragile, and it may collapse entirely if it suffers an economic shock.
- Ülkemizin altyapısı kırılgandır ve ekonomik bir şok geçirirse tamamen çökebilir.
Maglev trains require expensive infrastructure.
- Maglev trenleri pahalı bir altyapı gerektirir.
Sign at the bottom, please.
- Alt tarafı imzalayın lütfen.
Tom got some chewing gum stuck on the bottom of his shoe.
- Tom'un ayakkabısının altında sıkışmış biraz sakız var.
Tom's cool, calm, and collected, even under pressure.
- Tom, baskı altındayken bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.
Tom is cool under pressure.
- Tom baskı altında soğukkanlıdır.
Do not search for a calf under an ox.
The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
- Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
Underneath we wrote the names of the students in our class.
- Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.
You've upset my life.
- Hayatımı alt üst ettin.
That upset all our plans.
- O, bütün planlarımızı alt üst etti.
Please keep this book at hand.
- Lütfen bu kitabı el altında tutun.
Always have your dictionary close at hand.
- Daima sözlüğünü el altında bulundur.