Tom tried to adjust the temperature of the shower.
- Tom duşun sıcaklığını ayarlamaya çalıştı.
Could you tell me how to adjust the volume?
- Sesi nasıl ayarlayacağımı bana söyleyebilir misiniz?
Do you know how to tune a piano?
- Bir piyanonun nasıl ayarlanacağını biliyor musun?
He had his clarinet tuned.
- O, klarnetini ayarlattı.
Tom had a little trouble adjusting the settings.
- Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
He had his clarinet tuned.
- O, klarnetini ayarlattı.
Tom had his piano tuned.
- Tom piyanosunu ayarlattı.
Adjust the setting of the alarm clock.
- Çalar saatin ayarını ayarla.
Tom had a little trouble adjusting the settings.
- Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
Have you calibrated your monitor?
- Monitörünüzü ayarladınız mı?
Tom adjusted the scarf around his neck.
- Tom eşarbı boynuna ayarladı.
Tom adjusted the seat, put in the key, and then drove away.
- Tom koltuğu ayarladı, anahtarı taktı, ve sonra uzaklaştı.
She asked him to adjust the TV set.
- Ondan TV setini ayarlamasını rica etti.
Tom forgot to set his alarm clock.
- Tom çalar saatini ayarlamayı unuttu.
Obviously the adjustment was hard.
- Açıkçası ayarlamak zordu.
Nobody has enough knowledge to adjust this equipment like John did.
- John'un yaptığı gibi bu cihazı ayarlamak için hiç kimsenin yeterli bilgisi yok.
Life is all about adjustments.
- Hayatın hepsi ayarlamalarla ilgilidir.
You need an attitude adjustment.
- Bir tutum ayarlamasına ihtiyacın var.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
- Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
Tom had a little trouble adjusting the settings.
- Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
He had his clarinet tuned.
- O, klarnetini ayarlattı.
Tom is a piano tuner.
- Tom bir piyano ayarlayıcı.
I'd like to set up a meeting with Tom.
- Tom'la bir görüşme ayarlamak isterim.
I'd like to set things straight.
- Ben düzgün şeyler ayarlamak istiyorum.
let's fix up a date for me - Bana çıkmak için birini ayarlayalım.
I think it needs a tune-up.
- Sanırım onun bir ayara ihtiyacı var.
Tom forgot to set his alarm clock.
- Tom çalar saatini ayarlamayı unuttu.
Tom had a little trouble adjusting the settings.
- Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
Obviously the adjustment was hard.
- Açıkçası ayarlamak zordu.
Tom had a little trouble adjusting the settings.
- Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
Tom had a little trouble adjusting the settings.
- Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.
Could you tell me how to adjust the volume?
- Sesi nasıl ayarlayacağımı bana söyleyebilir misiniz?