The Sahara Desert is almost as large as Europe.
- Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
- Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
It was my grandfather that told me that story.
- O hikayeyi bana anlatan büyükbabamdı.
What are the four major golf tournaments comparable to the ones in tennis?
- Tenislerdekilerle karşılaştırılabilen dört büyük golf turnuvası hangileridir.
The new law was a major reform.
- Yeni yasa büyük bir reformdu.
I had great difficulty in finding my ticket at the station.
- İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.
To our great surprise, he suddenly resigned.
- Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
In Japan, there is no lake bigger than Lake Biwa.
- Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.
Twitter is among the biggest enemies of Islam.
- Twitter İslâm'ın en büyük düşmanları arasındadır.
It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
- Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
Sentences begin with a capital letter.
- Cümleler büyük harfle başlar.
Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
We have given your order highest priority.
- Siparişinize en büyük önceliği verdik.
How to overcome the high value of the yen is a big problem.
- Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
Tom's grandmother looks healthy.
- Tom'un büyükannesi sağlıklı görünüyor.
His grandfather is still very healthy for his age.
- Büyükbabası yaşına göre hâlâ oldukça sağlıklı.
He looks older than my brother.
- O benim erkek kardeşimden daha büyük görünüyor.
A new study suggests that hospital records for patients older than 65 are often incorrect, which may lead to serious treatment errors.
- Yeni bir çalışma 65'ten daha büyük hastaların hastane kayıtlarının çoğunlukla yanlış olduğunu ortaya atmaktadır, bu durum ciddi tedavi hatalarına yol açabilir.
The largest muscle in the human body is the gluteus maximus.
- İnsan vücudundaki en büyük kas gluteus maximus'tur.
How old is your elder son?
- Büyük oğlun kaç yaşında?
My elder daughter is Magdalena Zarębówna.
- En büyük kızım Magdalena Zarębówna'dır.
These presents are really bulky.
- Bu hediyeler gerçekten büyük.
This box is too bulky to carry.
- Bu kutu taşımak için çok fazla büyüktür.
He was big and handsome.
- O, büyük ve yakışıklıydı.
Tatoeba is a mini-LibriVox, it just needs to be written before the large-scale reading aloud would start.
- Tatoeba bir mini-LibriVox'tur. O, yüksek sesle büyük ölçekli okuma başlamadan önce sadece yazılması gerekiyor.
When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
- O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
Watch out! There's a big hole there.
- Dikkat et! Orada büyük bir çukur var.
The new building is enormous.
- Yeni bina çok büyüktür.
The damage from the typhoon was enormous.
- Tayfundan gelen hasar büyüktü.
He lives in a huge house.
- O, büyük bir evde yaşıyor.
She lives in a huge house.
- O, büyük bir evde yaşıyor.
He gave a party on a large scale.
- O büyük ölçekte bir parti verdi.
It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
- Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
The eldest son succeeded to all the property.
- En büyük oğlan bütün mülkiyetin varisi oldu.
Fatima is the eldest student in our class.
- Fatma sınıfımızdaki en büyük öğrencidir.
Beijing is bigger than Rome.
- Pekin, Roma'dan daha büyüktür.
Tokyo is bigger than Rome.
- Tokyo Roma'dan daha büyüktür.
My father was an ambitious man and would drink massive amounts of coffee.
- Babam hırslı bir adamdı ve büyük miktarda kahve içerdi.
Tom rode a horse last week when he was at his grandfather's ranch.
- Tom büyükbabasının çiftliğindeyken geçen hafta ata bindi.
Layla was the owner of the largest ranch in the area.
- Leyla bölgedeki en büyük çiftliğin sahibiydi.
My oldest brother is single.
- En büyük ağabeyim bekardır.
My grandmother is the oldest in this town.
- Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.
Tom's grandfather was a signal officer in the army.
- Tom'un büyükbabası orduda bir muhabere subayıydı.
You must be more careful to avoid making a gross mistake.
- Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
You must be more careful to avoid making a gross mistake.
- Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
My grandmother gave me more than I wanted.
- Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi.
Tom won a sizable amount of money.
- Tom oldukça büyük bir miktarda para kazandı.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
The earthquake created a tremendous sea wave.
- Deprem büyük bir deniz dalgası yarattı.
Tom is taking a tremendous chance.
- Tom çok büyük bir risk alıyor.
The earthquake caused considerable damage.
- Deprem, büyük ölçüde hasara yol açtı.
Tom's experience attracted considerable attention.
- Tom'un deneyimi büyük ilgi gördü.
You must begin a sentence with a capital letter.
- Cümleye büyük harfle başlamalısın.
Write only your family name in capitals.
- Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.
You are very likely right.
- Sen büyük ihtimalle haklısın.
He's very likely to be late.
- O, büyük ihtimalle geç kalacak.
I'll most likely win.
- Ben büyük ihtimalle kazanacağım.
I think Tom is the one most likely to win the race.
- Tom'un büyük ihtimalle yarışı kazanacak kişi olduğunu düşünüyorum
Beer is sold by the pint.
- Bira büyük bira bardağı ile satılır.
He will probably fail.
- O büyük olasılıkla başarısız olacak.
Tom is probably lost.
- Tom büyük olasılıkla kayboldu.
I've pretty much gotten over it.
- Onu büyük ölçüde aştım.
Tom pretty much forgot about the meeting.
- Tom toplantıyı büyük ölçüde unuttu.
A big city is full of snatchers.
- Büyük şehirler kapkaççılarla doludur.
What is the difference between a bookshop in a small town and in a big city?
- Küçük şehirdekiyle büyük şehirdeki kitapçı arasındaki fark nedir?
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
I think that's highly unlikely.
- Sanırım o büyük ölçüde mümkün değil.
Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
You must begin a sentence with a capital letter.
- Cümleye büyük harfle başlamalısın.
Most probably, she'll come.
- O, büyük ihtimalle gelecek.
Most probably, he'll come.
- O, büyük ihtimalle gelecek.
It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
- Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.
- Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
He was appointed ambassador to Britain.
- İngiltere'ye büyük elçi olarak atandı.
Welcome to the big leagues.
- Büyük liglere hoş geldiniz.
I was in Boston most of last summer.
- Geçen yazın büyük bölümünde Boston'daydım.
This is where I spend most of the day.
- Günün büyük bölümünü geçirdiğim yer burası.
Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
Write only your family name in capitals.
- Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.
You are very likely right.
- Sen büyük ihtimalle haklısın.
He's very likely to be late.
- O, büyük ihtimalle geç kalacak.
Vivisection is largely forbidden in Europe and Italy.
- Dirikesim Avrupa ve İtalya'da büyük ölçüde yasaktır.
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.