The man dancing on the stage is my uncle.
- Sahnede dans eden adam benim amcam.
He likes dancing, much more music.
- O, müzikten çok daha fazla dans etmeyi seviyor.
Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.
- Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.
Linda can dance as well as Meg.
- Linda Meg kadar iyi dans edebilir.
I hope no one saw me dancing.
- Umarım kimse benim dans ettiğimi görmedi.
I just hope no one saw me dancing.
- Umarım kimse beni dans ederken görmemiştir.
She has bought a record of dance music.
- O bir dans müziği plağı aldı.
Jig, reel and hornpipe are the most popular irish dances.
- Jig, reel ve hornpipe en popüler İrlanda danslarıdır.
Tom burst out laughing when he saw Mary dancing a jig.
- Tom Mary'yi jig dansı yaparken gördüğünde kahkahalara boğuldu.
Tom felt like dancing.
- Tom'un canı dans etmek istedi.
The term ‘milonguero style tango’ was coined in the early 1990s to describe the style of dancing tango that was prevalent in the milongas of downtown Buenos Aires in the 1950s.
- 1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.
Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.
- Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler.
Tom doesn't have to dance with Mary unless he wants to.
- Tom istemediği sürece Mary ile dans etmek zorunda değildir.
Would you like to dance?
- Dans etmek ister misiniz?
Tom and Mary just wanted to dance with each other all evening.
- Tom ve Mary akşam boyunca sadece birbirleri ile dans etmek istediler.
She has bought a record of dance music.
- O bir dans müziği plağı aldı.
Dan needed money and sought financial relief from his father.
- Dan'ın paraya ihtiyacı vardı ve babasından ekonomik destek istedi.
Dan promised Linda to stay away from alcohol.
- Dan, Linda'ya alkolden uzak kalacağına dair söz verdi.
I think Dante is better than Milton.
- Dante'nin Milton'dan daha iyi olduğunu düşünüyorum.
She likes dancing in a disco better than skiing.
- Bir diskoda dans etmeyi kayak yapmaktan daha fazla sever.
Linda was a popular exotic dancer in London.
- Linda, Londra'da popüler bir egzotik dansçıydı.
Handball is a very popular sport in Denmark.
- Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.
Dan got into his car and drove off.
- Dan arabasına bindi ve uzaklaştı.
Dan didn't even offer Linda a cup.
- Dan bile Linda'ya bir fincan teklif etmedi.
Dan Chaucer, well of English vndefyled, / On Fames eternall beadroll worthie to be fyled.