Durum önemli ölçüde değişti.
- The situation has changed dramatically.
Yaşamanın maliyeti önemli ölçüde arttı.
- The cost of living increased dramatically.
Böyle dramatik olmayı bırak.
- Stop being so dramatic.
Tom dramatik bir etki için durakladı.
- Tom paused for dramatic effect.
Yüzyılın sonuna gelindiğinde, dünya sıcaklıkta çarpıcı bir artış yaşamış olacak.
- By the end of the century, the earth will have experienced a dramatic increase in temperature.
Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
- Medical science has made a dramatic advance.
... I think that has to change dramatically for India. ...
... Search is dramatically changing ...