Englisch - Türkisch
Definition von equipped with numerous options; deluxe im Englisch Türkisch wörterbuch
- loaded
- yüklü
O, bu silahı yüklü bulundurur.
-He keeps this gun loaded.
Bu kamera, film yüklü değil.
-This camera is not loaded with film.
- loaded
- (Argo) kafası dumanlı
- loaded
- (Argo) çakırkeyif
- loaded
- yüklenmek
- loaded
- yüklenmiş
- loaded
- zengin
- loaded
- tuzak dolu
- loaded
- dolu
Tom silahın dolu olduğunu bilmiyordu.
-Tom didn't know the gun was loaded.
Tom silahının dolu olup olmadığını anlamak için kontrol etti.
-Tom checked to see if his gun was loaded.
- loaded
- {f} yükle
Bu malzemeleri kamyona yükletelim.
-Let's get those supplies loaded on the truck.
Arabaya bir sürü bagaj yükledik.
-We loaded a lot of luggage into the car.
- loaded
- paralı
- loaded
- {s} hileli (zar)
- loaded
- {s} argo zengin, yüklü
- loaded
- hileli/yüklü
- loaded
- loaded statement iki anlamlı söz
- loaded
- {s} sarhoş
- loaded
- {s} argo sarhoş, yüklü
- loaded
- (sıfat) doldurulmuş, yüklü, dolu, paralı, sarhoş
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von equipped with numerous options; deluxe im Englisch Englisch wörterbuch
- loaded
equipped with numerous options; deluxe
Silbentrennung
e·quipped with nu·mer·ous options; de·luxeAussprache
Resimler
Historie
Favoriten