Kendini affetmek zorundasın.
- You have to forgive yourself.
Dünyada yapacak en zor şeylerden biri affetmektir.
- One of the toughest things in the world to do is forgive.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Günah işlediğim için beni affet Tanrım.
- Forgive me Father for I have sinned.
Tom, Tanrı'dan kendisini bağışlamasını istedi.
- Tom asked God to forgive him.
Tom bağışlanma için Mary'ye yalvardı.
- Tom begged Mary for forgiveness.
Tom muhtemelen bunu yaptığı için bağışlanmayacak.
- Tom won't likely be forgiven for doing that.
Ben gençken bir bisiklet için dua ederdim. Sonra Allah'ın bu şekilde çalışmadığını fark ettim. Bu yüzden bir bisiklet çaldım ve affetmesi için dua ettim.
- When I was young I used to pray for a bike. Then I realized that God doesn't work that way. So I stole a bike and prayed for forgiveness.
İsa affetmeyi öğretti.
- Christ taught forgiveness.
Kusura bakmayın ama bozuk param yok.
- Forgive me, but I have no change.
Tom affedilmek için dua etti.
- Tom prayed for forgiveness.
O, babasını öldürdürmesine rağmen onu affetti.
- She forgave him for killing her father.
Tom Mary'yi ölüm döşeğinde affetti.
- Tom forgave Mary on his deathbed.
Yalan bir ölümcül hastaya kalbini vermeye çalışan bir doktor tarafından söylendiği zaman affedilebilir.
- Lying is forgivable when it is done by a doctor trying to give heart to a terminally ill patient.
Tom bağışlanma için Mary'ye yalvardı.
- Tom begged Mary for forgiveness.
Ben onu zaten affettim.
- I have forgiven her already.
Beni hiç affetmedin, değil mi?
- You've never forgiven me, have you?
Tom çok güvenilir ve bağışlayıcıdır.
- Tom is very trusting and forgiving.
İnsanlar oldukça bağışlayıcı.
- People are pretty forgiving.
Only the brave know how to forgive...A coward never forgave; it is not in his nature. - Laurence Sterne.
'Not long before he died, the old man disowned him. Then a year and a half ago mom forgave and forgot.'.
... into what's haunting you and you need to learn to forgive ...
... Forgive him when his tongue lies through his brain, even ...