Her sabah yürüyüş yapardım.
- I used to take a walk every morning.
Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı.
- My grandfather used to make furniture for himself.
Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum.
- I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.
O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
- That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
Tom, Boston'dan nefret ederdi.
- Tom used to hate Boston.
O, ondan nefret ederdi.
- She used to hate him.
Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
- Tom isn't used to walking barefooted.
Askerler tehlikeye alışıktırlar.
- Soldiers are used to danger.
Ne zaman yatmaya alışkınsın?
- What time are you used to going to bed?
Yalnız yaşamaya alışkın.
- She is used to living alone.
I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.