Askerler kahramanca savaştılar fakat sonunda teslim olmak zorunda kaldılar.
- The soldiers fought valiantly, but finally they had to give in.
Bay Williams'ın Vietnam Savaşı'nda savaştığını bilmiyordum.
- I didn't know that Mr. Williams fought in the Vietnam War.
Büyük bir savaşçı güç yayar. O ölümüne savaşmak zorunda değildir.
- A great warrior radiates strength. He doesn't have to fight to the death.
Amerikalıların sadece savaşmak için herhangi bir arzusu yoktu.
- Americans simply had no desire to fight.
Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
- Tom knows better than to fight with you.
Onlar dövüşmeyi reddetti.
- They refused to fight.
Tom seninle dövüşmek zorunda kalmak istemiyor.
- Tom doesn't want to have to fight you.
Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
- This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
Seninle kavga etmek istemiyorum.
- I don't want to fight you.
Ben kavga etmekten hoşlanmam.
- I don't enjoy fighting.
Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum.
- I intend on fighting till the end.
George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu.
- George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours.
Neden kavga ettiklerini bilmiyorum.
- I don't know why they are fighting.
Tom'u kışkırtan kavgaları durdurmalısın.
- You need to stop provoking fights with Tom.
George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu.
- George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours.
Sonuna kadar mücadele edelim.
- Let's fight to the last.
Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.
- We had no alternative but to fight.
Sizinle döğüşmekten usandım.
- I'm tired of fighting with you.
Tom ve Mary her zaman döğüşüyor gibi görünüyorlar.
- Tom and Mary seem to be fighting all the time.
Onlar döğüşmeyeceklerini söylediler.
- They said they would not fight.
Amerikalıların sadece savaşmak için herhangi bir arzusu yoktu.
- Americans simply had no desire to fight.
Amerikan Donanması savaşmaya hazırdı.
- The American Navy was ready to fight.
Ben kendi savaşımı veriyorum.
- I fight my own battles.
Artık mücadele etmek istemiyordu.
- She didn't want to fight no more.
Tom mücadele etmek için hazırdır.
- Tom is ready for a fight.
... And we have fought back for four years to get out of that mess. The last thing we need ...
... fought for our country. That grows our economy. So we just have a different theory. And when ...