O bir hile ile parayı ondan aldı.
- He got the money from her by a trick.
Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.
- Tom warned Mary that John would try to borrow money from her.
Hayat ondan ne beklediğine karar verdiğinde başlar.
- Life starts when you decide what you are expecting from it.
Tarihin bize öğrettiği şey insanların ondan bir şey öğrenmemiş olmasıdır.
- What history teaches us is that men have never learned anything from it.
Ondan henüz haberim yok.
- I have had no news from him yet.
Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
Bundan ne gibi sonuçlar çıkarılabilir?
- What conclusions can be drawn from this?
Bundan kim yararlanıyor?
- Who benefits from this?
Sanırım Tom senden çok şey öğrenebilirdi.
- I think Tom could learn a lot from you.
Senden küçük bir yardıma ihtiyacım var.
- I need a little help from you.
... So I want to make sure to give her a call right ...
... in her own life. ...