How can I forget those days?
- Bu günleri nasıl unutabilirim?
In those days, I used to get up at six every morning.
- O günlerde her sabah altıda kalkardım.
We did have some good times.
- Güzel günlerimiz oldu.
The cottage reminded me of the happy times I had spent with her.
- Sayfiye evi bana onunla birlikte geçirdiğim mutlu günleri hatırlattı.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
Rome was not built in a day.
- Roma bir gün içinde kurulmamıştır.
A beam of sunlight came through the clouds.
- Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
This room doesn't get much sunlight.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.
We chose Mary a good birthday present.
- Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.
I got you a pen as a birthday present.
- Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
Today is the hottest day this year.
- Bugün, bu yılın en sıcak günüdür.
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.
The sunshine tempted people out.
- Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
Date of last revision of this page: 2010-11-03
- Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
Every day they killed a llama to make the Sun God happy.
- Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
What a beautiful sunset!
- Ne güzel bir günbatımı!
I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished.
- Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.
- güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.
Güneşli olsa da hava soğuktu.
- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.