There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
Chile is waiting for your return!
- Şili senin geri dönüşünü bekliyor!
He has made a turnaround of a hundred and eighty degrees.
- O, yüz seksen derecelik bir geri dönüş yaptı.
Tom will go back home soon.
- Tom yakında eve geri dönecek.
You should go back right now.
- Şu an geri dönmelisin.
Go back to your seat.
- Koltuğunuza geri dönün.
Do you think I'm too old to go back to school?
- Benim okula geri dönmek için çok fazla yaşlı olduğumu düşünüyor musunuz?
Tom has to get back to work.
- Tom işe geri dönmek zorunda.
I wish I'd get back to my childhood again.
- Keşke tekrar çocukluğuma geri dönsem.
Tom will be returning soon.
- Tom yakında geri dönecek.
The typhoon prevented us from returning to Tokyo.
- Tayfun bizim Tokyo'ya geri dönmemizi engelledi.
After a long absence, she returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
When will you return?
- Ne zaman geri döneceksin?
He returned to America.
- Amerika'ya geri döndü
After a long absence, he returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.