Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Ben sadece üç bin dolar yaptım.
- I just made three grand.
Babaannemin yüzünü tam olarak hatırlamıyorum.
- I don't remember my grandmother's face exactly.
Büyük babam tam böyle bir arabaya sahip oldu.
- My grandfather owned a car just like this.
Tom'un büyük büyük büyük babaannesi İskoçya'da yaşadı.
- Tom's great-great-great grandmother lived in Scotland.
Babaannem 75 yaşında.
- My grandma is 75 years old.
Bu görkemli planları yapmak iyi fakat tabağında sahip olduğunla başlamanı istiyorum.
- It's fine to make grandiose plans, but I'd like you to start with what you have on your plate.
Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.
- My grandfather usually eats breakfast at six.
Büyükusta satrançta en yüksek ulaşılabilir ünvandır.
- Grandmaster is the highest achievable title in chess.
Benim torunum çok yüksek sesle bağırır.
- My grandson cries very loud.
Büyükanne bütün aileye yiyecek almak için markete gitti.
- Grandma walked to the market to buy food for the whole family.
Tom bütün yaz büyükannesi ile birlikte kalıyor.
- Tom has been staying with his grandmother all summer.
Büyükanne torunlarına tatlılar vermektedir.
- The grandmother gives sweets to her grandchildren.
O ezgiyi kuyruklu piyanosunda çaldı.
- She played that tune on her grand piano.
Kuyruklu piyanonun hiçbir pedalı yoktur.
- The grand piano has no pedal at all.
Büyükannem çok iyi göremez.
- My grandmother can't see very well.
Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.
- My grandmother can cook very well.
Bu görkemli planları yapmak iyi fakat tabağında sahip olduğunla başlamanı istiyorum.
- It's fine to make grandiose plans, but I'd like you to start with what you have on your plate.
Büyükbabam başını salladı ve gülümsedi.
- My grandfather nodded and smiled at me.
Ah, büyükanne, seni nasıl da seviyorum! Çok hoşsun!
- Oh, grandma, how I love you! You're so nice!
Büyükanne televizyon izlemekten hoşlanır.
- Grandma likes watching TV.
Üç tane güzel kız torunum var.
- I have three beautiful granddaughters.
Torunum için çok güzel bir bebek satın aldım.
- I have bought an adorable doll for my granddaughter.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Büyük jüri onu herhangi bir suçtan suçlu bulmadı.
- A grand jury found him not guilty of any crime.
Büyük jüri Tom'u cinayetle suçladı.
- The grand jury indicted Tom for murder.
Kuyruklu piyanonun hiçbir pedalı yoktur.
- The grand piano has no pedal at all.
O ezgiyi kuyruklu piyanosunda çaldı.
- She played that tune on her grand piano.
Büyük jüri, polis memurunu suçlamamaya karar verdi.
- The grand jury decided not to indict the police officer.
Büyük jüri Tom'u cinayetle suçladı.
- The grand jury indicted Tom for murder.
Everything quickly gets impossibly sensitive, aesthetic, ethereal, and opaquely lovely, yet there is a Grand Guignol thread running through it all that results in constant ominous tension, as though something dreadfully beautiful is going to happen at any moment—i.e., the author is going to turn queer.
Grand Poobah of Leopard Lodge No. 462 in Milwaukee.
Grand C is the highest C on a 76-key keyboard.
He once played golf with the grand poobah of their company.
The grand prize on the game show was a brand new Cadillac.
The bill came to a grand total of $2560.
Seth is Amal's grandfather.
Judy was sitting in the grandstand.
... connie is a religious city where bill clinton or handsome influences grand ...
... happened to me that changed my life and I wanted to be part of this grand search for ...