içerir

listen to the pronunciation of içerir
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) contains

I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this. - Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.

This book contains forty photographs. - Bu kitap kırk fotoğraf içerir.

(Bilgisayar) includes

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

Biology includes many life sciences. - Biyoloji birçok yaşam bilimlerini içerir.

bunu içerir
(Bilgisayar) contains
içer
comprise
içer
{f} involved
içer
contain

I addressed the envelope containing the invitation. - Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.

The dictionary contains about half a million words. - Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.

içer
involve

Parenthood involves totalitarianism. - Ebeveynlik totaliterliği içerir.

Investing in stocks involves risk. - Hisse senetlerine yatırım yapmak risk içerir.

içer
include

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

This amount includes tax. - Bu tutar vergi içermektedir.

içer
{f} included

The shopping list included a gallon of milk. - Alışveriş listesi bir galon süt içeriyordu.

The parade included six marching bands. - Geçit töreni altı tane bando içeriyordu.

içer
comprising

The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523. - İsveç, Danimarka ve Norveç'i içeren Kalmar Birliği, 1523'te ayrıldı.