They consider him their best employee.
- Onu en iyi işçileri olarak düşünüyorlar.
The outraged employee resigned at once.
- Çileden çıkan işçi derhal istifa etti.
As businesses failed, workers lost their jobs.
- İşler başarısız sonuçlanınca işçiler işlerini kaybettiler.
Just then, the workers in the park brought over some small playing cards.
- Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
A good workman always takes care of his tools.
- İyi bir işçi her zaman aletleriyle ilgilenir.
A bad workman always blames his tools.
- Kötü bir işçi her zaman aletlerini suçlar.
He also needs many workers.
- Onun ayrıca çok sayıda işçiye ihtiyacı var.
Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
The laborers are murmuring against their working conditions.
- İşçiler çalışma şartlarına karşı söyleniyorlar.
The laborers formed a human barricade.
- İşçiler bir insan barikatı kurdu.
He's a labourer on a riverboat.
- O bir nehir botunda bir işçidir.
I'm a pretty good handyman.
- Ben oldukça iyi bir işçiyim.
He has skill in handwork.
- Onun el işçiliği becerisi vardır.
The workmen were climbing up and down the ladder.
- İşçiler merdivenden yukarı aşağı iniyorlardı.
These workmen are constructing a road.
- Bu işçiler bir yol inşa ediyorlar.