He shouted angrily, Hey! You contaminated my water!
- Kızgınlıkla Hey, suyumu kirlettiniz! diye bağırdı.
Just now, you were looking. You Peeping Tom,she said angrily.
- O, Şu anda bakıyorsun. Sen röntgenliyorsun Tom dedi kızgınlıkla.
I hope Tom's not too mad at me.
- Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.
Your wife is mad at you.
- Eşiniz size çok kızgın.
Tom is likely to be hot.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
When angry, count ten; when very angry, a hundred.
- Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Tom must be furious with Mary.
- Tom Mary'ye kızgın olmalı.
The governor of Texas was furious.
- Teksas valisi kızgındı.
His tone was very annoyed.
- Onun tonu çok kızgındı.
Tom seems to be annoyed with himself.
- Tom kendisine kızgın görünüyordu.
When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
Tom gave me a fierce look.
- Tom bana kızgın bir görüntü verdi.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
The nineties generation in tennis has been utterly useless so far, exasperated fans say.
- Teniste doksanlı nesil şimdiye kadar son derece başarısız oldu, kızgın hayranlar söylüyor.
Tom looked indignant.
- Tom kızgın görünüyordu.
Why does he look black?
- O niçin kızgın görünüyor?
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
I'm never angry without reason.
- Sebep olmadan asla kızgın olmam.
Sami was a little resentful because he worked so much.
- Sami çok çalıştığı için biraz kızgındı.
It's already ten o'clock. My mother must be angry.
- Saat şimdiden on. Annem kızgın olmalı.
She must be angry with me.
- O bana kızgın olmalı.