kadınlık

listen to the pronunciation of kadınlık
Türkisch - Englisch
{i} femininity
womanhood, being a woman
muliebrity
being a good housewife
womanhood
womanhood; womanliness
femaleness
kadın
woman

The woman eats an orange. - Kadın bir portakal yiyor.

She is a selfish woman. - O bencil bir kadındır.

kadın
female

The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China. - Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.

She will be the first female Japanese astronaut. - O ilk Japon kadın astronot olacak.

kadınlık duygusu
the woman
kadınlık gururu
womanly pride
kadın
women

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

Japanese women carry their babies on their backs. - Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.

kadın
broad
kadın
{i} she

She shot a warm smile at the old lady. - O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.

One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy. - 455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.

kadın
{i} hen

I was looking at a pretty hen. - Ben güzel bir kadına bakıyordum.

kadın
{i} Jane
kadın
girl

The girl has grown into a slender woman. - Kız ince belli bir kadın haline geldi.

This girl has become a woman. - Bu kız bir kadın oldu.

kadın
married woman

Tom continued his relationship with that married woman. - Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.

I'd never go out with a married woman! - Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!

kadın
eve

Tom falls in love with every woman he meets. - Tom tanıştığı her kadına âşık olur.

Tom thinks that women always tell their best friends everything. - Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.

kadın
wife

He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve. - Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.

That woman is his wife, I think. - Sanırım, o kadın onun karısıdır.

kadın
petticoat
kadın
lady

The old lady got down from the bus. - Yaşlı kadın otobüsten indi.

The thief disguised himself as an old lady. - Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.

kadın
bird
kadın
skirt

At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear. - Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.

kadın
femme

Mary is a femme fatale. - Mary bir baştan çıkaran kadın.

kadın
moll
kadın
the woman
kadın
(Argo) pussy
kadın
dame
kadın
lady's

The lady's wish is my command. - Kadının isteği benim emrimdir.

kadın
good at housekeeping
kadın
feme
kadın
gyno
kadın
distaff
kadın
gynous
kadın
prov. a title used after the names of older women
kadın
woman; married woman; lady; servant; female
kadın
(Konuşma Dili) cleaning woman; maid
kadın
woman who has lost her virginity
kadın
womenfolk
kadın
womankind
kadın
drag
kadın
ma
Türkisch - Türkisch
Kadının gerekli erdem ve nitelikleri taşıması durumu: "Kendisinden uzak duran kadın şimdi ona sokuluyor, kadınlığının bütün silahlarını birbiri arkasından tecrübe ediyordu."- A. H. Tanpınar
Dişiliğin özelliklerini kullanma durumu
Dişiliğin özelliklerini kullanma durumu: "O, sonra kadınlığını ispat eder, parasını geri alır."- B. Felek
Kadının gerekli erdem ve nitelikleri taşıması durumu
Kadın olma durumu
(Osmanlı Dönemi) NESEVİYYET
Kadın
karı
Kadın
eksikli
Kadın
bayan
Kadın
dişi
Kadın
hatun
Kadın
eksik etek
Kadın
(Hukuk) ZENNİ
Kadın
avrat
Kadın
zen
kadın
Bayan anlamında kullanılan bir unvan
kadın
Tahta kab
kadın
Bayan: "Hintli kadın toplantıyı renklendirmek için, herkesin kendisine bazı şeyler sormasını teklif ediyordu."- B. Felek
kadın
Hizmetçi
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı: "Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetlerine koşacak kadınlar veya erkekler görmek isterler."- A. Ş. Hisar
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı
kadın
Evlenmiş kız
kadın
Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan