kişileştirmek

listen to the pronunciation of kişileştirmek
Türkisch - Englisch
impersonate
personify
to personify
personate
personalize
kişi
person

The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities. - Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.

Weight increase is the easiest method for personal development. - Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur.

kişi
persona

I bought a new personal computer yesterday. - Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.

Personal computers are very useful. - Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.

kişi
thing

Were you the one who planned this whole thing? - Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?

I thought you'd be the last person to do such a thing. - Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.

kişi
cove
kişi
figure

How did you figure out Tom was the one who did it? - Onu yapan kişinin Tom olduğunu nasıl öğrendin?

A strange figure suddenly came through the door. - Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.

kişi
(Bilgisayar) contact

We are sorry, the person you are trying to contact is not available. - Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.

People with autism often don't make eye contact when talking to someone. - Otizmli kişiler, birisiyle konuşurken çoğu zaman göz teması kurmazlar.

kişi
self

Tom is a very selfish person. - Tom çok bencil bir kişi.

Self-publishing is a way to talk to the public. - Kişisel yayıncılık, halkla konuşmanın bir yoludur.

kişi
fellow
kişi
soul

Tom is a very brave soul. - Tom çok cesur bir kişidir.

You're a brave soul if you want to climb the Urals. - Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.

kişi
individual

She had an individual style of speaking. - Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.

It is likely that the police confused the two individuals as they both had similar facial features. - Benzer simaları olduğu için polisin iki kişiyi birbiriyle karıştırmış olması muhtemel.

kişi
man

That's one small step for man, one giant leap for mankind. - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

There were two people in it, one of her girl students and a young man. - Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.

kişi
life

The life of a person is a transient thing. - Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

kişi
bird

Fine feathers make fine birds. - Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.

kişi
people

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

Only a few people showed up on time. - Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.

kişi
bod

Every person in this community is like a cell in the immune system of a healthy human body. - Bu toplumda her kişi sağlıklı bir insan vücudunun bağışıklık sisteminde bir hücre gibidir.

Sami was the one who discovered Layla's body. - Sami, Leyla'nın cesedini keşfeden kişiydi.

kişi
character

She has totally changed her character. - Kişiliğini tamamen değiştirdi.

He is a man of character. - O kişilikli bir insandır.

Kişi
capita

The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago. - Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.

About 320,000 people live in Iceland. The capital of Iceland is Reykjavik. - İzlanda'da yaklaşık 320.000 kişi kişi yaşar. İzlanda'nın başkenti Reykyavik'dir.

kişi
gram. person
kişi
cad
kişi
one

One more person will be joining us later. - Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.

That's one small step for a man, one giant leap for mankind. - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

kişi
person, human being
kişi
head

If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders. - Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.

More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head. - Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.

kişi
person, individual; dramatis persona
kişi
poll
kişi
Wight
kişi
dramatis persona
kişi
wallah
kişileştirme
impersonation
kişileştirme
lit. personification
kişileştirme
emblem
kişileştirme
{i} personification
Türkisch - Türkisch

Definition von kişileştirmek im Türkisch Türkisch wörterbuch

Kişi
nüfus
Kişi
zeyt
Kişi
şahıs
Kişi
kimse
Kişi
zeyd
Kişileştirme
teşhis
Kişileştirme
canlandırma
kişi
Bir eserde (oyun, roman, hikâye) yer alan kimse
kişi
Erkek
kişi
Eş, koca: "Kişiyi vezir eden de karısı, rezil eden de."- Atasözü
kişi
İnsan, kimse, şahıs
kişi
Eş, koca
kişi
İnsan, kimse, şahıs: "Dilenciler de sayıda olduğu hâlde, yirmi otuz kişi kadardık."- M. Ş. Esendal
kişi
Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişi
Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişileştirme
Cansız varlıkları veya hayvanları insanmış gibi gösterme, canlandırma sanatı, teşhis
kişileştirmek
Favoriten