It's polite to say itadakimasu before eating one's meal.
- Biri yemeğini yemeden önce afiyet olsun demek kibarlıktır.
It is polite of you to write me back at once.
- Senin bana hemen yanıt yazman kibarlık.
I like him not because he is kind but because he is honest.
- Onu kibar olduğu için değil ama onurlu olduğu için seviyorum.
He is by no means kind.
- O, hiçbir şekilde kibar değil.
Be courteous and respectful.
- Kibar ve saygılı olun.
You should try to be more polite.
- Daha kibar olmayı denemelisin.
You must be polite to your elders.
- Yaşlılarınıza karşı kibar olmalısınız.
The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.
- Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
Mary is very gentle with her baby sister.
- Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır.
The Browns are an elegant and happy family.
- Brownlar kibar ve mutlu bir ailedir.
Our Japanese teacher is very nice to us.
- Japonca öğretmenimiz bize karşı çok kibar.
I don't remember Tom being so nice.
- Tom'un çok kibar olduğunu hatırlamıyorum.
I will write him a civil answer.
- Ona kibar bir cevap yazacağım.
Tom is one of the most decent men I know.
- Tom tanıdığım en kibar erkeklerden biri.
He is a very gallant gentleman.
- O çok kibar bir beyefendidir.