one's colleagues or employees

listen to the pronunciation of one's colleagues or employees
Englisch - Türkisch

Definition von one's colleagues or employees im Englisch Türkisch wörterbuch

people
millet

Çinliler cana yakın bir millettir. - The Chinese are a friendly people.

Almanlar tutumlu bir millettir. - Germans are a frugal people.

people
ulus

Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz. - According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

people
insanlar

Seyahat, insanları bilgili yapar. - Traveling makes people knowledgeable.

Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir. - Social networking sites are dangerous for people under 13.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar. - There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't.

Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker. - Some people in the world suffer from hunger.

people
beşer
people
kalabalık

Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı. - A crowd of people gathered around the speaker.

Kalabalık bir insan grubu toplandı. - A large crowd of people gathered.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür. - His novels are popular among young people.

Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu. - Tom was looking for some people to help him move his piano.

people
ümmet
people
kimse

Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi. - No one is sure how many people died.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız. - We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.

people
kişi

Konserde çok fazla kişi vardı. - There were too many people at the concert.

Yüz elli kişi maraton yarışına girdi. - One hundred and fifty people entered the marathon race.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
Englisch - Englisch
people

Can I have one of my people get back to your people, Mr. President? She tried to slam the phone back into the base and failed.

one's colleagues or employees

    Türkische aussprache

    wʌnz käligz ır employiz

    Aussprache

    /ˈwənz ˈkälēgz ər emˈploiēz/ /ˈwʌnz ˈkɑːliːɡz ɜr ɛmˈplɔɪiːz/
Favoriten