O, ben varmadan önce oldu.
- It happened prior to my arrival.
Tüm düzenlemeler bizim kalkmadan önce yapılmalıdır.
- All the arrangements should be made prior to our departure.
Kahvaltıdan önce duş aldım.
- I showered before breakfast.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
- Have you seen such a wonderful movie before?
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
- I'm sorry, but I have a prior engagement.
Daha önceden herhangi bir deneyim gerekli değildir.
- No prior experience is necessary.
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
- John puts his career before his family.
Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum.
- I think I've met you before.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
- I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
- Freshness is our top priority.
Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
- Being less urgent, this plan is lower in priority.
Düzinelerce insan istasyonun önünde toplandı.
- Dozens of people gathered before the station.
Allah önünde bütün insanlar eşittir.
- All men are equal before God.
Sana önceden bildireceğim.
- I'll let you know beforehand.
İşleri önceden hazırlayalım.
- Let's get things ready beforehand.
Önceki uyarılar yoktu.
- There were no prior warnings.
Önceki deneyim gerekli değildir.
- No prior experience is required.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesi bizim en öncelikli konularımızdan biridir.
- Colonization of other planets is one of our top priorities.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesini en öncelikli konularımızdan biri yapmalıyız.
- We must make colonization of other planets one of our top priorities.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
- Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
Adının önüne bir haç yap.
- Make a cross before your name.
Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
- Being less urgent, this plan is lower in priority.
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
- I'm sorry, but I have a prior engagement.
Tom'un eski suç kaydı yok.
- Tom has no prior criminal record.
The doctor had known three months prior.
... And two months prior to uploading my first video, I ...
... Prior to that voyage, the great world zones ...