Tom'a bir hayli hayranım.
- I admire Tom a great deal.
Sana söyleyecek bir hayli şeyim var.
- I have a great deal to tell you.
Yapacak çok işim var.
- I have a great deal to do.
Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
- His talk led me to believe that he knows a great deal.
Parkta pek çok sayıda insan var.
- There are a great many people in the park.
Amerika'da pek çok orman yangını var.
- There are a great many forest fires in America.
Bu benim için oldukça çok şey ifade ederdi.
- It would mean a great deal to me.
Ona oldukça çok borçluyum.
- I owe him a great deal.