to bring together again; to compose or form anew

listen to the pronunciation of to bring together again; to compose or form anew
Englisch - Türkisch

Definition von to bring together again; to compose or form anew im Englisch Türkisch wörterbuch

really
hakikaten

Bu cep telefonu hakikaten pahalı. - This cellphone is really expensive.

Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum. - I really don't think so.

really
gerçekten

Seni anlamak gerçekten çok zor. - Understanding you is really very hard.

Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor. - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.

really
gerçekten mi

Yaptığına gerçekten minnettarım. - I really appreciate what you've done.

Gerçekten mi? Kitaplarını hep okuduğun, sevdiğin bir yazarın var mı? - Really? You have a favorite writer you always read?

really
öyle mi

Gerçekten öyle mi düşünüyorsun? - Do you really think so?

Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi? - I really don't have much choice, do I?

really
mutlâka

Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın. - You really should eat before you leave.

Çatı mutlaka tamir edilmeli. - The roof is really in need of repair.

really
kesin olarak

Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz. - We cannot really predict anything.

Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez. - No one ever really knows what's going through someone else's head.

really
kesinlikle

Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum. - I really want another chance.

Tom'un parayı almadığından kesinlikle emin olamam. - I can't really be certain that Tom didn't take the money.

really
cidden

Fransızcam cidden o kadar kötü mü? - Is my French really that bad?

Benim için Japonca konuşmak cidden kolay. - It's really easy for me to speak Japanese.

really
gayet

Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor. - The system here works really well.

really
aslında

O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir. - He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.

O aslında gerçekten eğlenceliydi. - That was actually really fun.

really
hakikat

İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor. - I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.

Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum. - I really don't think so.

really
sahi mi

Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır. - Really? My hobby is reading comics.

really
sahiden

O sahiden akıllı, değil mi? - She's really smart, isn't she?

Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir? - Is the milk from this deer really good?

really
z. gerçekten
to bring together
birlikte getirmek
to bring together
buluşturmak
Englisch - Englisch
really
to bring together again; to compose or form anew
Favoriten