Tom hasn't been a teacher long.
- Tom uzun zamandır bir öğretmen değil.
Tom has known Mary a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.
You have wanted to go there for a long time, haven't you?
- Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
This word has been in my notebook for a long time.
- Bu kelime uzun zamandır not defterimde.
We haven't had a talk for ages.
- Biz uzun zamandır konuşmadık.
We've had no rain for ages; in fact, not since the beginning of April.
- Uzun zamandır hiç yağmur yağmadı; Aslında, nisan ayının başından beri yağmadı.
The well has long since dried up.
- Kuyu uzun zamandır kurudu.
It's been so long since I've been here.
- Çok uzun zamandır buradayım.
I've been working here for yonks.
It's been ages since I saw you last.
- Seni son gördüğümden beri uzun zaman oldu.
I haven't heard that joke in ages.
- Uzun zamandır o espriyi duymadım.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
It's been a long time since I visited my grandmother.
- Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep.
- Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.