He died of old age two years ago.
- İki yıl önce yaşlılıktan öldü.
It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
- Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
Senescence is the last stage of life.
- Yaşlılık yaşamın son aşamasıdır.
He died of old age two years ago.
- İki yıl önce yaşlılıktan öldü.
I'm saving money for my old age.
- Yaşlılık günlerim için para tasarruf ediyorum.
n. senectude n.old age. senectuous, a. old.
It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
- Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
He died of old age two years ago.
- İki yıl önce yaşlılıktan öldü.
His niece is attractive and mature for her age.
- Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
Because of his age, my grandfather doesn't hear well.
- Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor.
Tom's eyes were wet with tears.
- Tom'un gözleri göz yaşları yüzünden ıslaktı.
I used to wet the bed when I was small, but I grew out of it by the time I was seven.
- Küçükken yatağımı ıslatırdım fakat yedi yaşına gelmeden önce vazgeçtim.
Sam is two years younger than Tom.
- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
When Justin Bieber started his music career, he was fourteen years old.
- Justin Bieber müzik kariyerine başladığında on dört yaşındaydı.
That fish lives in fresh water.
- O balık tatlı suda yaşar.
Fish such as carp and trout live in fresh water.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
Older people are often afraid of trying new things.
- Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
John lives in New York.
- John New York'ta yaşar.
Sam is two years younger than Tom.
- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
She is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
This song is so moving that it brings tears to my eyes.
- Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
Tears came to my eyes.
- Gözlerimden yaşlar geldi.
The best time of life is when you are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.
The best time of life is when we are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.