A trip to America is out of the question.
- Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
She is contemplating a trip.
- O bir yolculuk düşünüyor.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
He never travels without taking an alarm clock with him.
- O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.
The voyage lasted 14 months.
- Yolculuk 14 ay sürdü.
The long voyage was a trial for us.
- Uzun yolculuk bizim için çok zahmetli geçti.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
She found the ring that she had lost during the journey.
- O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
What a pleasant journey we had!
- Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Tom doesn't want to travel alone.
- Tom yalnız başına yolculuk etmek istemiyor.
Traveling by boat is a lot of fun, isn't it?
- Gemiyle yolculuk etmek çok eğlenceli, değil mi?
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
We've been traveling for three days.
- Üç gündür yolculuk yapmaktayız.
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
I want to travel with you.
- Seninle yolculuk etmek istiyorum.
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.