O, üniversiteye gitmek için ihtiyacı olan parayı kazandı.
- He earned the money he needed to go to college.
Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.
- His ideas never earned him a dime.
Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır.
- Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.
Onlar para kazanmak istiyorlardı.
- They wanted to earn money.
Onlar para kazanmak istiyorlardı.
- They wanted to earn money.
Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
- America is a lovely place to be, if you are here to earn money.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
- He earns his living by teaching English.
Now that you are earning, you can start paying me rent.
You can have the s'mores: you earned them, clearing the walkway of snow so well.
My CD earns me six percent!.
... added up to well over 50 percent of what they earned. ...
... Well, these machines that I built in my garage earned the attention of a physicist. And ...