Tom contradicts himself all the time.
- Tom sürekli kendisiyle çelişir.
Tom constantly contradicts himself.
- Tom sık sık kendisiyle çelişir.
His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
My life's a contradiction.
- Hayatım bir çelişkidir.
His actions always contradicted his word.
- Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.
Tom had conflicting feelings.
- Tom'un çelişkili duyguları vardı.
Layla's conflicting testimony confused the court.
- Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.
His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.