In large cities, in London for instance, there is heavy smog.
- Büyük şehirlerde, örneğin Londra'da, ağır dumanlı sis var.
We have many things in common: hobbies, educational backgrounds, for instance.
- Ortak çok şeyimiz var: örneğin hobilerimiz, eğitim durumu.
Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.
- Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp.
The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
- Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses.
- Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.
He likes strange animals such as snakes, for example.
- O, örneğin yılanlar gibi garip hayvanları seviyor.
He likes strange animals such as snakes, for example.
- O, örneğin yılanlar gibi garip hayvanları seviyor.
Tiny animals such as krill eat plankton.
- Küçük hayvanlar, örneğin kriller plankton yerler.