The fluency of your English is amazing.
- Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.
It is amazing; you should have won the prize.
- Şaşırtıcı; ödülü kazanmalıydın.
I find this confusing.
- Bunu şaşırtıcı buluyorum.
It wasn't confusing at all.
- O tamamen şaşırtıcı değildi.
It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
- Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
- Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
Sami asked Layla a perplexing question.
- Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.
Doctors have discovered some startling facts.
- Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekleri keşfettiler.
The changes are startling.
- Değişiklikler şaşırtıcı.
The results were astounding.
- Sonuçlar şaşırtıcıydı.
Isn't that astounding?
- O şaşırtıcı değil mi?
She was astonishingly beautiful.
- O, şaşırtıcı şekilde güzeldi.
Your ignorance is astonishing.
- Cehaletiniz şaşırtıcı.
Forgetting to say the graduating student's name at the graduation ceremony was a colossal miss.
- Mezuniyet töreninde mezun olan öğrencilerin adlarını söylemeyi unutmak şaşırtıcı bir başarısızlıktır.
I can see how that would be puzzling.
- Bunun ne kadar şaşırtıcı olacağını görebiliyorum.
It was puzzling to me.
- Benim için şaşırtıcıydı.
Those numbers are staggering.
- Bu sayılar şaşırtıcı.
The enemy suffered staggering casualities.
- Düşman şaşırtıcı kayıplara maruz kaldı.
She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
- O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,
Yes, that was amazing. Unbelievable!
- Evet, o şaşırtıcıydı. İnanılmaz!
It's shockingly inexpensive.
- Bu şaşırtıcı şekilde ucuz.
They're surprisingly good.
- Onlar şaşırtıcı biçimde iyiydi.
Surprisingly, he was good at singing.
- Şaşırtıcı biçimde, şarkı söylemede iyiydi.