We don't want to humiliate them.
- Biz onları küçük düşürmek istemiyoruz.
I don't want to humiliate them.
- Ben onları küçük düşürmek istemiyorum.
That store had to reduce their prices.
- O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.
President Arthur wanted to reduce the tariffs.
- Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.
Tom seems to be unwilling to lower the price.
- Tom fiyatı düşürmek için isteksiz görünüyor.
Being less urgent, this plan is lower in priority.
- Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.