Onun iş ilişkileri iyi durumda.
- His business affairs are in good shape.
Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
- You have no right to interfere in other people's affairs.
Onlar olayı araştıracak.
- They are going to investigate the affair.
Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
- He expressed regret over the affair.
Vali meselesinin kesintisiz görüntüleri internette ortaya çıktı.
- Uncut footage of the governor's affair has surfaced on the Internet.
Ben mesele ile ilgili değilim.
- I am not concerned with the affair.
Bu konu ile bir ilgim yok.
- I have nothing to do with the affair.
Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?
- Don't you want to talk about the affair?
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.